Kategori arşivi: Metodoloji

Proje Yönetimi Yapmak ve Yapmamak

Proje Yönetimini Uygulamamanın Sebepleri

Firmaların proje yönetimini uygulamamayı tercih etmelerinin çeşitli sebepleri olabilir. İşte bu nedenlerin bazıları:

  1. Maliyet ve Kaynak Sınırlamaları: Proje yönetimi uygulamaları ve araçları genellikle ek maliyet gerektirir. Küçük ve orta ölçekli işletmeler, bu maliyetlerin karşılanmasını zor bulabilirler. Ayrıca, yeterli insan kaynağına sahip olmama durumu da bu kararı etkileyebilir.
  2. Yetersiz Bilgi ve Farkındalık: Proje yönetimi hakkında yeterli bilgiye sahip olmamak ve bu süreçlerin işletmeye sağlayacağı faydalar konusunda farkındalık eksikliği, firmaların bu uygulamalara yatırım yapmamasına yol açabilir.
  3. Kültürel ve Organizasyonel Direnç: Değişim yönetimi, çoğu zaman kurum kültürü ve çalışanların mevcut alışkanlıkları ile çatışabilir. Bu direnç, proje yönetimi uygulamalarının benimsenmesini zorlaştırabilir.
  4. Kısa Vadeli Odaklanma: Bazı firmalar, kısa vadeli kazançlara odaklanarak uzun vadeli stratejik planlamaları ve yapılandırılmış proje yönetimi süreçlerini ihmal edebilirler.
  5. Esneklik Kaybı Endişesi: Proje yönetimi süreçlerinin katı ve bürokratik olabileceği algısı, firmaların esnekliklerini kaybetmekten endişe etmelerine neden olabilir.
  6. Mevcut Başarı: Bazı firmalar, mevcut operasyonel süreçlerle başarılı olduklarını düşündüklerinden, proje yönetimi gibi yeni bir sistemin gereksiz olduğunu düşünebilirler.
  7. Yönetim Desteği Eksikliği: Üst yönetimin proje yönetimi uygulamalarını desteklememesi veya bu tür uygulamalara yeterince önem vermemesi, bu süreçlerin uygulanmamasına neden olabilir.
  8. Ölçek ve Sektör Uyumsuzluğu: Belirli sektörlerde veya küçük ölçekli işletmelerde, proje yönetimi uygulamalarının gereksiz veya aşırı karmaşık olduğu düşünülebilir.

Firmaların Proje Yönetimini Uygulaması İçin Yapılabilecekler

Firmaların proje yönetimini uygulamaya teşvik edilmesi için çeşitli stratejiler ve yaklaşımlar geliştirilebilir. İşte bu süreci desteklemek için yapılabilecek bazı önemli adımlar:

  1. Eğitim ve Farkındalık Artırma:
    • Eğitim Programları: Proje yönetimi konularında eğitim programları düzenleyerek, çalışanların ve yöneticilerin proje yönetimi becerilerini geliştirmek.
    • Başarı Hikayeleri: Proje yönetimi uygulamalarının başarılı örneklerini ve faydalarını gösteren vaka çalışmaları ve başarı hikayeleri paylaşmak.
  2. Üst Yönetim Desteği:
    • Liderlik Katılımı: Üst yönetimin proje yönetimi uygulamalarını desteklemesi ve bu süreçlerin stratejik öncelik olarak belirlenmesi.
    • İletişim ve Motivasyon: Proje yönetiminin önemini vurgulayan iç iletişim kampanyaları ve motivasyon programları geliştirmek.
  3. Kültürel Değişim:
    • Değişim Yönetimi: Kurum kültüründe proje yönetimine yönelik olumlu bir değişim yaratmak için değişim yönetimi stratejileri uygulamak.
    • Ekip Katılımı: Çalışanların proje yönetimi süreçlerine katılımını teşvik ederek, onların bu süreçlere adapte olmalarını sağlamak.
  4. Araç ve Kaynak Sağlama:
    • Proje Yönetimi Yazılımları: Uygun proje yönetimi yazılımlarını ve araçlarını sağlamak, bu araçların kullanımını kolaylaştırmak için eğitimler düzenlemek.
    • Kaynak Tahsisi: Proje yönetimi süreçlerini destekleyecek yeterli insan kaynağı ve finansal kaynak tahsis etmek.
  5. Küçük Başlangıçlar ve Pilot Projeler:
    • Pilot Projeler: Proje yönetimi uygulamalarını küçük çaplı pilot projelerle başlatmak ve bu projelerden elde edilen öğrenimlerle süreçleri geliştirmek.
    • Kademeli Uygulama: Proje yönetimi süreçlerini kademeli olarak uygulamaya koyarak, firmaların bu süreçlere aşamalı olarak adapte olmalarını sağlamak.
  6. Ödül ve Teşvik Sistemleri:
    • Başarı Ödülleri: Başarılı projeleri ve proje yöneticilerini ödüllendirerek, proje yönetimi uygulamalarını teşvik etmek.
    • Performans Teşvikleri: Proje yönetimi süreçlerine katılımı ve başarılı uygulamaları performans değerlendirme kriterlerine dahil etmek.
  7. Dış Kaynak Kullanımı ve Danışmanlık:
    • Danışmanlık Hizmetleri: Proje yönetimi konusunda uzman danışmanlardan destek alarak, firmaların süreçlerini optimize etmelerini sağlamak.
    • Ortaklıklar ve İşbirlikleri: Diğer firmalar ve kuruluşlarla işbirlikleri yaparak, proje yönetimi uygulamalarında bilgi ve deneyim paylaşımını teşvik etmek.
  8. Veri ve Analiz Kullanımı:
    • Performans İzleme: Proje yönetimi uygulamalarının etkinliğini izlemek için performans izleme ve raporlama sistemleri kurmak.
    • Sürekli İyileştirme: Verilere dayalı analizlerle proje yönetimi süreçlerini sürekli olarak iyileştirmek ve optimize etmek.

Bu stratejiler, firmaların proje yönetimi uygulamalarını benimsemelerini ve bu uygulamalardan maksimum fayda sağlamalarını destekleyecektir. Proje yönetimi uygulamalarının başarılı bir şekilde benimsenmesi, firmaların daha verimli, esnek ve sürdürülebilir bir şekilde çalışmalarını sağlayarak uzun vadeli başarılarına katkıda bulunacaktır.

Türkçe eğitimler

İngilizce eğitimler

Yaygın Proje Tipleri

Projeler, kuruluşların stratejik hedeflerine ulaşmalarını sağlamak için farklı türlerde kategorize edilir. Bu projeler, kuruluşun ihtiyaçlarına ve stratejik planlarına göre çeşitlilik gösterir. İşte yaygın proje tipleri ve yönetim yaklaşımları:

Yeniden Markalama

Yeniden markalama projeleri, bir kuruluşun adını, imajını, logosunu, pazarlama stratejisini ve reklam temalarını radikal şekilde değiştirmeyi amaçlar. Bu projelerin amacı, hem müşterilere hem de çalışanlara yeni bir mesaj iletmektir. Yeniden markalama projelerinin başarısı somut olmayabilir; bu nedenle güçlü bir üst düzey yönetici desteği gereklidir. Çevik ve yinelemeli bir yaklaşım önerilir; hızlı bir kavram kanıtı oluşturmak ve erken geri bildirim almak için test edilmelidir.

Düzenleme ve Uyumluluk

Düzenleme ve uyumluluk projeleri, kuruluşların yasa, politika ve düzenlemelere uymasını sağlamak için yürütülen zorunlu projelerdir. Bu projeler genellikle yüksek önceliğe sahiptir ve sabit son teslim tarihleri bulunur. Düzenleyici projelerin yönetilmesinde kapsamın düzenleyici konularla sınırlı olması ve ihtiyaç duyulandan fazla işlevsellik eklenmesi gibi zorluklar vardır. Risk yönetimi, bu projelerde kritik bir öneme sahiptir.

Dış Kaynak Kullanımı

Dış kaynak kullanımı projeleri, genellikle BT altyapısı bakımının veya yazılım geliştirmenin üçüncü bir tarafa devredilmesi gibi girişimleri kapsar. Aynı zamanda müşteri hizmetleri, tasarım, pazarlama veya muhasebe gibi teknik olmayan hizmetlerin de devredilmesini içerir. Doğru dış kaynak ortağının seçilmesi ve paydaş yönetimi bu projelerde kritiktir. Proje yöneticisi, dış kaynak kullanımı sürecinde finansal ve ilgili üst düzey liderlerin gerekli özeni gösterdiğinden emin olmalıdır.

Dahili Yeniden Yapılanma

Dahili yeniden yapılanma projeleri, bölümlerin birleştirilmesi veya iş birimlerinin merkezileştirilmesi gibi faaliyetleri içerir. Bu projeler genellikle strateji değişiklikleri veya yeni bir CEO’nun gelmesiyle başlar. Yeniden yapılanma projelerinde paydaş yönetimi önemlidir; çalışanlar değişim sürecinin sebebini anladıklarında daha az direnç gösterirler. Proje yöneticisi, projeyi programa uygun tutmaya odaklanmalıdır.

Organizasyonel Yetenek Geliştirme

Organizasyonel yetenek geliştirme projeleri, kuruluşların ihtiyaç duydukları becerileri, bilgileri, araçları ve kaynakları elde etmelerini sağlar. Bu projelerin faydaları genellikle soyut olup zaman alır. Yöneticiler, bu projelerin amacını ve beklenen faydalarını net bir şekilde tanımlamalı ve ölçülebilir hale getirmelidir. Yönetici sponsorun rolü, projeye olan inancı korumak açısından kritik öneme sahiptir.

Küçülme

Küçülme projeleri, maliyet azaltma ve verimlilik elde etme amacıyla yürütülen projelerdir. Ekonomik istikrarsızlık dönemlerinde, işletmeler kârlılığı artırmak için küçülmeye başvururlar. Küçülme projeleri, çalışanları işten çıkarmak gibi zorlukları içerir ve paydaş yönetimi açısından karmaşıktır. Güçlü paydaşların direncini azaltmak için onları projeye dahil etmek önemlidir.

Sistem Uygulaması ve Süreç Otomasyonu

Bu projeler, ERP ve diğer yazılımlar, satış gücü otomasyonu, CRM ve insan kaynakları yönetimi gibi sistemlerin uygulanmasını içerir. Yeni teknolojilerin benimsenmesi, kuruluşun doğasını etkilerken, süreçlerin iyileştirilmesini veya otomatikleştirilmesini sağlar. Proje yönetiminde hibrit ve çevik yaklaşımlar kullanılması önerilir. Paydaş yönetimi ve değişim yönetimi, bu projelerde kritik öneme sahiptir.

Uluslararası Genişleme

Yeni bir pazara girmek, sürdürülebilir projeler arasında yer alır ve kültür, mevzuat ve diğer bilinmeyen farklılıklar nedeniyle karmaşıktır. Bu projelerde durum tespiti, pazar araştırması ve iş incelemesinin kapsamlı yapılması önemlidir. Bölgeyi ve kültürel yönlerini anlayan bir proje yöneticisi seçilmelidir. Riskin tanımlanması ve proaktif olarak azaltılması önemlidir.

Birleşme ve Devralmalar

Birleşme ve devralmalar, stratejik sürdürülebilir projelerdir ve önemli karlar elde etmenin hızlı bir yoludur. Ancak, birleşmelerin yarısından fazlası başarısız olur veya beklenen faydaları sağlamaz. Bu projeler, üst düzey liderlerin dikkatini çekmeli ve entegrasyon sürecinde hız ve düzenli ilerleme değerlendirmeleri yapılmalıdır. Hızlı entegrasyon ve liderlik oluşturma, başarı için kritiktir.

Yeni Ürün İnovasyonu

Yeni ürün inovasyonu projeleri, büyümek ve pazar payını korumak için gereklidir. Bu projeler, fikir üretme, ürün tasarımı, pazar araştırması ve pazarlama analizini içerir. Prototip oluşturma ve küçük, çevik ekiplerle konsept test etme önerilir. Bilinmeyenlerin çözülmesi ve belirli bilgilerin geliştirilmesi sonrası resmi projeler sunulmalıdır.

Yeni Teknolojiler

Dijital dönüşüm ve yapay zeka sistemlerinin benimsenmesi gibi projeler, çalışma ve değer sunma şekillerini temelden değiştirir. Bu projeler, süreçler, etkileşimler ve paydaşlar üzerinde geniş etkiler yaratır. Üst düzey liderler, projelerin mantığını ve faydalarını açıkça tanımlamalı ve üzerinde anlaşmalıdır. Hibrit proje yönetimi ve kültürel değişim yaklaşımları önemlidir.

İş Dönüşümü

İş dönüşümü projeleri, stratejiden, iş modelinden veya kültürden diğerine geçmeyi içerir. Üst düzey liderlerin zamanlamayı iyi bilmesi ve yeni işe geçişi yönetmesi kritik öneme sahiptir. Başarısızlık oranları yüksek olsa da, iyi yönetilen dönüşüm projeleri şirketlerin uzun ömürlü ve başarılı olmasını sağlar. Net bir vizyon ve liderlik katılımı gereklidir.

Projelerin türlerine göre kategorize edilmesi, her bir projenin ihtiyaç duyduğu yönetim stratejilerini belirlemede yardımcı olur. Verimlilik, sürdürülebilirlik ve dönüştürücü projeler, kuruluşların farklı ihtiyaçlarına ve hedeflerine hizmet eder. Proje yöneticileri, bu projelerin özelliklerini ve zorluklarını anlayarak, stratejilerini buna göre uyarlamalıdır. Bu sayede projeler, kuruluşların stratejik hedeflerine ulaşmasına katkıda bulunur.

Türkçe eğitimler

İngilizce eğitimler

Projeleri Kategorize Etmek

Projelerin etkili bir şekilde yönetilebilmesi için doğru bir şekilde analiz edilmesi ve kategorize edilmesi gerekir. Bu süreç, projelerin başarıya ulaşması için kritik olan stratejilerin ve kaynakların doğru bir şekilde belirlenmesini sağlar. Projeleri analiz ederken ve kategorize ederken iki ana kriter dikkate alınmalıdır: karmaşıklık ve belirsizlik.

1. Karmaşıklık

Karmaşıklık, bir projenin ne kadar büyük, kapsamlı ve paydaşlar açısından ne kadar karmaşık olduğunu belirler. Bu kriterler, projenin yönetiminde karşılaşılabilecek potansiyel zorlukları öngörmeyi sağlar.

Boyut:

  • Bütçe: Projenin toplam maliyeti nedir? Büyük projeler, genellikle daha fazla kaynak gerektirir ve daha karmaşıktır.
  • Kaynaklar: Proje için kaç kişi, hangi ekipmanlar ve diğer kaynaklar gereklidir?

Kapsam:

  • Özellikler: Projenin kaç farklı özelliği veya bileşeni vardır? Daha fazla özellik, projenin karmaşıklığını artırır.
  • Alanlar ve Yerler: Proje hangi coğrafi bölgeleri kapsıyor? Farklı lokasyonlar, koordinasyonu zorlaştırabilir.

Paydaşlar:

  • Sayısı: Projeden etkilenen kaç iç ve dış paydaş var? Paydaş sayısı arttıkça, iletişim ve koordinasyon gereksinimleri de artar.
  • Uyum: Kilit paydaşlar projeyi destekliyor mu? Çoğunluğun projeye olumlu bakması, projenin daha sorunsuz ilerlemesini sağlar.

2. Belirsizlik

Belirsizlik, bir projenin karşılaşabileceği risklerin ve bilinmezliklerin derecesini belirler. Yüksek belirsizlik, proje yönetiminde daha fazla esneklik ve dikkat gerektirir.

Yenilik:

  • Önceki Deneyim: Proje daha önce yapıldı mı? Yeni projeler, genellikle daha yüksek belirsizlik içerir.
  • Bilgi: Proje hakkında ne kadar bilgiye sahibiz? Daha az bilgi, daha fazla belirsizlik demektir.

Netlik:

  • Özelliklerin Netliği: Projenin özellikleri ne kadar belirgin? Özelliklerin değişmesi bekleniyor mu?
  • Bütçe ve Kaynaklar: Yeterli bütçemiz ve kaynağımız var mı? Bütçe belirsizliği, proje riskini artırır.

Projeleri yukarıdaki kriterlere göre kategorize etmek, proje yönetim stratejilerini belirlemede yardımcı olur. Örneğin:

  1. Basit Projeler:
    • Düşük karmaşıklık ve düşük belirsizlik içerir.
    • Genellikle küçük bütçeli, az sayıda paydaşın olduğu ve önceden deneyim sahibi olunan projelerdir.
    • Standart proje yönetim yöntemleri yeterlidir.
  2. Karmaşık Projeler:
    • Yüksek karmaşıklık ve düşük belirsizlik içerir.
    • Büyük bütçeli, çok sayıda paydaşın olduğu, ancak özelliklerin ve bütçenin net olduğu projelerdir.
    • Detaylı planlama ve koordinasyon gerektirir.
  3. Belirsiz Projeler:
    • Düşük karmaşıklık ve yüksek belirsizlik içerir.
    • Küçük bütçeli, az sayıda paydaşın olduğu, ancak yenilikçi ve daha önce deneyimlenmemiş projelerdir.
    • Esnek ve adaptif yönetim yaklaşımları gerektirir.
  4. Yüksek Riskli Projeler:
    • Yüksek karmaşıklık ve yüksek belirsizlik içerir.
    • Büyük bütçeli, çok sayıda paydaşın olduğu ve yenilikçi projelerdir.
    • Proje yönetimi için risk yönetimi ve sıkı kontrol mekanizmaları gerektirir.

Diğer Kategorizasyon Tipleri

Bir çok proje genellikle verimlilik, sürdürülebilirlik ve dönüştürücü projeler olarak kategorize edilir. Her kategori, kendine özgü özellikler ve yönetim yaklaşımları gerektirir.

Verimlilik Projeleri

Verimlilik projeleri, kuruluşun günlük operasyonlarını daha verimli hale getirmeyi amaçlar. Bu projeler, süreç mühendisliği, BT yükseltmeleri, uyumluluk ve düzenlemeler gibi zorunlu projeleri içerir. Verimlilik projelerinde belirsizlik oldukça düşüktür ve bu projelerin başarısı neredeyse %100 olmalıdır. Başarısızlık, organizasyonel performansa doğrudan zarar verebilir. Bu projelerin yönetimi genellikle düşük veya orta düzeyde karmaşıklık içerir, ancak organizasyonun büyük bölümlerini etkileyebilir.

Sürdürülebilirlik Projeleri

Sürdürülebilir projeler, kuruluşun büyüme ve genişleme hedeflerine hizmet eder. Bu projeler, yeni ürünler ve hizmetler geliştirmek, satın almalar gerçekleştirmek ve yeni dağıtım ve satış kanalları oluşturmak gibi faaliyetleri kapsar. Sürdürülebilir projelerde belirsizlik orta ila yüksek düzeydedir ve proje liderlerinin, projeye başlamadan önce kapsamlı bir iş gerekçesi oluşturması, gereksinimleri belirlemesi ve ortak beklentiler oluşturması gereklidir. Bu projelerde %75 civarında bir başarı oranı kabul edilebilir. %100 başarı oranı, kuruluşun yeterince risk almadığını gösterebilir.

Dönüştürücü Projeler

Dönüştürücü projeler, kuruluşun geleceğini inşa eden radikal yeniliklerdir. Bu projeler, yeni teknolojiler geliştirmeyi, yeni iş modellerini benimsemeyi ve endüstrileri bozmayı içerir. Dönüştürücü projeler, en riskli ve en yenilikçi projelerdir. Başarıları, karmaşık işbirliği koşulları, yüksek yaratıcılık ve risk paylaşımına bağlıdır. Bu projeler, kuruluşun uzun vadeli stratejik hedeflerine ulaşması için kritik öneme sahiptir.

Projeleri verimlilik, sürdürülebilirlik ve dönüştürücü projeler olarak kategorize etmek, her projenin gerektirdiği yönetim yaklaşımlarını belirlemekte yardımcı olur. Bu kategoriler, proje liderlerine ve yöneticilerine, projelerin karşılaşabileceği zorlukları öngörme ve bu zorlukları yönetme konusunda rehberlik eder. Her proje kategorisi, farklı risk ve belirsizlik seviyelerine sahip olduğundan, proje yönetimi stratejileri de bu özelliklere uygun şekilde uyarlanmalıdır. Bu sayede kuruluşlar, hem kısa vadeli operasyonel verimliliklerini artırabilir hem de uzun vadeli büyüme ve dönüşüm hedeflerine ulaşabilirler.

Projelerin karmaşıklık ve belirsizlik kriterlerine göre doğru bir şekilde kategorize edilmesi, proje yönetim süreçlerinin daha etkili ve verimli olmasını sağlar. Bu sayede projeler, karşılaşabilecekleri zorluklara daha hazırlıklı olur ve başarılı bir şekilde tamamlanma şansları artar. Proje yöneticileri, bu kriterleri dikkate alarak stratejilerini belirlemeli ve projelerini uygun şekilde yönetmelidir.

Türkçe eğitimler

İngilizce eğitimler

Proje Yönetimi Metodolojisi ve Conway Yasası

Conway Yasası ile proje yönetimi metodolojisi arasında önemli ilişkiler kurulabilir. Bu ilişki, organizasyonun yapısının ve iletişim şeklinin, proje yönetim metodolojisinin nasıl uygulanacağını ve projelerin nasıl sonuçlanacağını etkileyebileceğini gösterir. 

Organizasyonel Yapı ve Proje Ekipleri

Conway Yasası’na göre, bir organizasyonun yapısı, tasarlanan sistemlerin yapısını etkiler. Bu prensip, proje yönetiminde de geçerlidir. Organizasyonel yapı, proje ekiplerinin nasıl oluşturulduğunu, ekip üyeleri arasındaki etkileşimi ve proje süreçlerinin nasıl yönetileceğini belirler.

Örnek: Matris organizasyon yapısına sahip bir şirkette, ekip üyeleri birden fazla projede çalışabilir ve çeşitli yöneticilere rapor verebilir. Bu durum, proje yönetim metodolojisinin uygulanmasında esneklik ve işbirliği gerektirebilir.

İletişim ve Bilgi Akışı

Conway Yasası, organizasyon içindeki iletişim yapılarının, sistemlerin mimarisini nasıl etkilediğini vurgular. Proje yönetimi metodolojileri, iletişim planlarının ve bilgi akışının etkin bir şekilde düzenlenmesini gerektirir. Organizasyonun iletişim yapısı, proje yönetim metodolojisinin nasıl uygulanacağını doğrudan etkiler.

Örnek: Agile metodolojisinin uygulandığı bir projede, sık sık yapılan stand-up toplantıları ve sürekli geri bildirim döngüleri, ekipler arasındaki iletişim ve işbirliğini artırır. Organizasyonun bu tür bir iletişim yapısını desteklemesi, Agile metodolojisinin başarısını artırabilir.

Modüler ve Entegre Yaklaşım

Conway Yasası, modüler tasarımın önemini vurgular. Benzer şekilde, proje yönetim metodolojileri de projeleri yönetilebilir parçalara (aşamalara, fazlara veya sprintlere) bölmeyi amaçlar. Organizasyonun modüler bir yaklaşıma uygun yapıda olması, proje yönetim metodolojilerinin daha etkin uygulanmasını sağlar.

Örnek: Waterfall metodolojisinde, projeler belirli aşamalar halinde ilerler. Her aşamanın tamamlanması, bir sonraki aşamanın başlamasını sağlar. Organizasyonun bu tür aşamalı bir yapıya uygun olması, metodolojinin başarılı uygulanmasını kolaylaştırır.

Adaptasyon ve Değişim Yönetimi

Conway Yasası, organizasyon yapısındaki değişikliklerin, sistem tasarımı üzerinde etkili olacağını belirtir. Proje yönetiminde de organizasyonel değişiklikler, projelerin yönetim metodolojisini ve uygulanmasını etkileyebilir. Değişim yönetimi stratejilerinin benimsenmesi, proje yönetim metodolojisinin esnek ve uyumlu olmasını sağlar.

Örnek: Bir organizasyon, geleneksel proje yönetiminden Agile metodolojisine geçiş yapıyorsa, bu değişiklik organizasyon yapısında ve kültüründe de değişiklikler gerektirir. Eğitimler, yeni araçlar ve süreçler bu geçişi desteklemelidir.

Kültürel Uyum ve İşbirliği

Conway Yasası, organizasyonun kültürel ve yapısal özelliklerinin, sistemlerin tasarımına yansıyacağını vurgular. Proje yönetim metodolojileri de organizasyonun kültürel yapısıyla uyumlu olmalıdır. İşbirliği, açık iletişim ve takım çalışması gibi kültürel değerler, proje yönetim metodolojilerinin etkinliğini artırır.

Örnek: Scrum metodolojisi, ekip içi işbirliğini ve sürekli iyileştirmeyi teşvik eder. Organizasyon kültürü, bu değerleri desteklediğinde, Scrum metodolojisi daha başarılı bir şekilde uygulanabilir.

Conway Yasası, proje yönetimi metodolojilerinin organizasyon yapılarıyla nasıl ilişkilendirileceğini anlamamıza yardımcı olur. Organizasyonun yapısı ve iletişim biçimleri, proje yönetim metodolojilerinin seçimini, uygulanmasını ve başarısını doğrudan etkiler. Bu nedenle, proje yönetiminde organizasyon yapısının ve iletişim kanallarının dikkatlice değerlendirilmesi, metodolojilerin etkinliğini artırabilir.,

Türkçe eğitimler

İngilizce eğitimler

Sorumlu Proje Yönetimi

Sorumlu Proje Yönetimi (Responsible Project Management), projelerin farklı yönlerini dikkate alarak daha etik ve sürdürülebilir bir yaklaşım benimsemeyi amaçlar. Bu yaklaşımın temel prensipleri ve açıklamaları aşağıdadır;

  1. Amaç (Purpose): Projelerin altında yatan amaçları farklı perspektiflerden tanımlamak ve anlamak. Proje Yöneticileri, projenin nihai hedeflerini ve geniş kapsamlı amaçlarını derinlemesine kavramalıdır.
  2. Farkındalık (Awareness): Projelerin olası etkileri ve sonuçları hakkında bilinç yaratmak. Proje Yöneticileri, projelerin çevresel, sosyal ve ekonomik etkilerini değerlendirmeli ve bu bilgileri paydaşlarla paylaşmalıdır.
  3. Katılım (Engagement): Geniş bir paydaş yelpazesiyle etkileşime geçmek ve ortak çıkarları teşvik etmek. Projeler, ilgili tüm tarafların katılımını ve işbirliğini gerektirir.
  4. Merak (Curiosity): Karmaşıklık, çatışma ve beklenmedik sonuçlarla yüzleşmek için meraklı olmak. Proje yöneticileri, sürekli öğrenme ve keşfetme içinde olmalıdır.
  5. Belirsizlik (Uncertainty): Belirsizlikleri tanımak ve yeni bilgilerin paylaşılmasını teşvik etmek. Belirsiz durumlarla başa çıkmak için açıklık ve şeffaflık önemlidir.
  6. Öngörü (Anticipation): Değişiklikleri öngörmek, yaratıcılığı değerlendirmek ve bilinçli kararlar almak için önemlidir. Proje yöneticileri, gelecekteki trendleri ve olası senaryoları değerlendirerek proaktif olmalıdır.
  7. Şeffaflık (Transparency): Vizyon, düşünce ve duyguların paylaşımını teşvik ederek şeffaflık sağlamak. Bu, tüm paydaşların projenin her aşamasında bilgilendirilmesini ve dahil edilmesini içerir.
  8. Koruyuculuk (Stewardship): İnsan ve çevresel kaynakların etik bir şekilde yönetilmesini teşvik etmek. Sürdürülebilirlik, proje yönetiminin ayrılmaz bir parçasıdır.
  9. Denge (Balance): İnsan, gezegen ve kâr ihtiyaçları arasında denge aramak. Kısa, orta ve uzun vadeli hedefler arasında uyum sağlamak, sorumlu proje yönetiminin temelidir.

Bu prensipler, projelerin daha sorumlu ve etik bir şekilde yönetilmesine olanak tanırken, aynı zamanda sürdürülebilir ve kapsayıcı sonuçlar elde etmeyi hedefler. Proje yöneticileri, bu prensipleri benimseyerek projelerini daha başarılı ve etkili bir şekilde yönetebilir.

Türkçe eğitimler

İngilizce eğitimler

Bilişim Projelerinde Spiral Modeli

Incremental and spiral model - 63 photo

Spiral model, tasarım ve geliştirme faaliyetlerinde yinelemeli ve prototip yaklaşımların bir kombinasyonunu kullanan, risk odaklı bir süreç modelidir ve döngüseldir.

Temel olarak dört kadrandan oluşur: planlama, risk analizi, mühendislik ve değerlendirme. Her çeyrek, geliştirmeye değer katar ve bir çeyreğin atlanması, ekibin bir veya daha fazla varsayımda bulunduğunu ve dolayısıyla projeyi riske attığını gösterir.

Kadranlar

  • Hedefleri belirleme ve planlama: Geliştirmenin hedefleri tanımlanır ve bu yineleme için gereksinimler toplanır.
  • Riskleri analiz etme ve çözüm üretme: Bu yinelemeyle ilişkili riskler tanımlanır, çözülür veya hafifletilir.
  • Geliştirme ve test etme: Gerekli özelliklerle birlikte teknoloji tasarlanır, geliştirilir, test edilir ve devreye alınır. Çalışan bir ürün çıkar.
  • Bir sonraki yinelemeyi değerlendirme ve planlama: Kullanıcılardan geri bildirim alınır. Geri bildirim, potansiyel iyileştirmeleri belirlemek için kullanılacak ve sonraki aşamanın planlanması için girdi olarak kullanılacaktır.

Avantajlar

  • Risk analizi her yinelemede kapsamlı bir şekilde yapıldığından daha iyi risk yönetimi yapılır.
  • Erken yinelemeler sırasında kazanılan bilginin sonraki yinelemeleri iyileştirmek için kullanıldığı deneyim yoluyla öğrenmeyi vurgular.
  • Paydaşlar prototipi erken görebildikleri için gerçekleşen ilerleme görülebilir.
  • Gelişimin tüm aşamalarına yönelik daha fazla kontrol sağlanır.
  • Bilgi aktarımını kolaylaştırmak için geliştirme süreci belgelenir.
  • Model, geç aşamalarda eklenebilecek daha fazla özellik veya işlevsellik için ölçeklenebilirliği destekler.

Dezavantajlar

  • Döngü sayısı belirsizdir.
  • Karmaşık yönetim, aşırı dokümantasyon ve birçok ara aşama nedeniyle potansiyel olarak yüksek maliyetler ortaya çıkabilir.
  • Risk değerlendirmesi sırasında başta teknik bilgi olmak üzere pek çok kaynağın katılımı gerekir.

Türkçe eğitimler

İngilizce eğitimler

Bilişim Projelerinde V Modeli

8 Fundamental SDLC Models Every Developer Should Know | ISHIR

V model aynı zamanda doğrulama ve onaylama modeli olarak da bilinir. Doğrulama ve onaylama eş zamanlı olarak gerçekleştirilir. Bu, her aşamanın paralel olarak planlandığı ve geliştirme ile testin el ele gittiği anlamına gelir.

Aşamalar

  • Gereksinimler ve kabul testleri: Gereksinimler, kullanıcının ihtiyaçlarına göre toplanır ve analiz edilir. Bu aşamada gerçek veriler kullanılarak sistemin canlı ortamda çalışır durumda olmasını sağlayacak kabul testleri tasarlanır. Kabul testi, diğer tüm testler (birim, entegrasyon ve sistem) tamamlandıktan sonra gerçekleştirilir.
  • Sistem tasarımı ve sistem testi: Veri katmanları ve iş mantığı vb. tüm teknik bileşenler, toplanan gereksinimlere göre özetlenir. Performans testleri başta olmak üzere sistem testleri, entegrasyon testlerinden sonra yapılmak üzere tasarlanır.
  • Mimari tasarım ve entegrasyon testi: Spesifikasyonlar, farklı bileşenler arasındaki ilişkiyi anlayacak şekilde tasarlanır. Üçüncü taraf bileşenler de dahil olmak üzere tüm bileşenler entegre edildiğinde sistem veya teknolojinin işlevsel olduğundan emin olmak için entegrasyon testleri bu aşamada tasarlanır. Entegrasyon testi, birim testinden sonra gerçekleştirilir.
  • Modül tasarımı ve birim testi: Bu aşama, bileşenler, arayüzler vb. ayrıntılı özellikleri içerir. Birim testleri hazırlanır ve kod tabanındaki tüm olası hataları ve sorunları ortadan kaldırmak için kodlama sonrası gerçekleştirilir.
  • Kodlama: Tasarımların ve spesifikasyonların, işlevsel hale getirilmesidir.

Avantajları

  • Her aşamanın kesin ve tanımlanmış sonuçları olduğundan kontrolü ve yönetimi kolaydır.
  • Kapsamlı sistematik ve disiplinli testler sayesinde daha iyi kalitede sonuçlar elde edilir.
  • Test ve doğrulama işlemleri erken aşamalarda gerçekleştirilirken sorunlar erken tespit edilebilir.

Dezavantajları

  • Gereksinimlerdeki değişiklikler yüksek maliyete yol açabilir.
  • Esneklik azdır.

Türkçe eğitimler

İngilizce eğitimler

Bilişim Teknolojileri Projelerinin Sınıflandırılması

Defining a Project Classification That Works For Your Organization - Tactical Project Manager

BT projeleri maliyet ve ekip büyüklüğüne ek olarak stratejik uygunluk, iş değeri, yenilik, siber güvenlik, teknolojik belirsizlik ve müşteri deneyimi dikkate alınarak önceliklendirilmelidir.

Strateji ve proje yönetimi birbirine bağlandığında büyük bir potansiyele sahiptir. Projelerin proje yöneticileri tarafından stratejik olarak hizalanması sıklıkla göz ardı edilir ve proje portföyünde de durum aynıdır. Bu nedenle önceliklendirmede en önemli husus olarak stratejik uygunluk önerilmektedir. Örneğin, bulut öncelikli bir stratejiyi izleyen bulut tabanlı bir kullanıcı deneyimi projesi, eski bir sistem düzeltmesiyle karşılaştırıldığında önceliklendirme açısından daha anlamlıdır.

Projeler, yaratmaları beklenen iş değeri açısından net olmalıdır. Projelerin somut iş değerini anlamak, erken aşamalarda iyi bir şekilde başlamalıdır. Beklenen iş değeri ölçülebilir sonuçlar olarak belirlendikten sonra projeyi sınıflandırmak kolaylaşır.

Yenilik, işletmelerin güncel kalmaları açısından taşıdığı önemden dolayı sınıflandırmadaki başka bir faktördür. Üstlenilen her projedeki yenilik düzeyini anlamak ve ölçmek önemlidir.

Siber güvenliğin bağlamı, veri hassasiyeti, sağlamlık, süreç kontrolleri, yasal ve kurumsal düzenlemeler gibi birçok faktöre bağlı olduğundan duruma göre değişiklik gösterir. Bir portföyde belirli siber güvenlik faktörleri tanımlanmalı, bireysel kritiklikleri değerlendirilmeli  ve projeler için genel siber güvenlik sınıflandırması tanımlanmalıdır.

Teknolojik belirsizlik, düşükten yükseğe bir sınıflandırma faktörüdür. İşlerin işleyişi teknolojiye bağlı olduğundan teknolojik belirsizliklerin dikkate alınması hayati önem taşımaktadır. Stratejik uygunluğa göre değerlendirildiğinde kuruluşlar, belirsizliği yüksek projelere ilişkin yaklaşımlarına karar verebilirler. Belirsizlik düzeyi ve riskler ne kadar yüksek olursa, inceleme ve uygun önceliklendirme ihtiyacı da o kadar büyük olur. Daha küçük olanlar ölçeklenebilirlik sunar. Ancak başarısızlıklardan da kurtulamazlar ve baştan sona ilgili değerlendirmelere ihtiyaç duyarlar.

Müşteri veya kullanıcı deneyimi portföy düzeyinde sınıflandırılmayan bir faktördür. Kuruluşlar müşterilere yaklaştıkça ve projelerinin gerçek değer getirmesini bekledikçe beklentileri anlama ihtiyacı da artıyor. Bu anlayış, projeleri müşteri ihtiyaçlarına göre karşılama ve dolayısıyla güven ve büyüme fırsatını beraberinde getiriyor.

Bağlam, değerlendirmeler ve etki kuruluşlar arasında farklılık göstereceğinden, düşük, orta ve yüksek değerlerin nelerden oluştuğuna ilişkin kararın bireysel kuruluşlara ve portföylere bırakılması en iyisidir. Yukarıdaki ek sınıflandırma faktörleri, kuruluşların bağımlılıkları belirlemelerine ve projelerini amaçlanan sonuçlara doğru yönlendirmelerine yardımcı olacaktır.

Türkçe eğitimler

İngilizce eğitimler

Uyarlanabilir Proje Çerçevesi (UPÇ)

20 Project management methodologies: An overview - Plaky

Uyarlanabilir proje çerçevesi, projenin ilk aşamalarında alınan kararların sonuçlarına dayanarak kararlarınızı ve süreçlerinizi kademeli olarak iyileştirdiğiniz sistematik ve yapılandırılmış bir yaklaşımdır.

Robert K. Wysocki tarafından 2010 yılında tanıtılan Uyarlanabilir Proje Çerçevesi (APF), tamamen bir projenin değişen ortamına uyum sağlamakla ilgiliydi. Mevcut olanı takip etmek yerine yeni bir tarif oluşturmakla ilgilidir.

Bu metodolojiyi benzersiz kılan şey müşterinin tüm projenin merkezinde yer almasıdır. Müşterinin “EVET” demeden bir sonraki adıma geçilemez. Müşteri projenin yönü üzerinde tam kontrole sahiptir.

Proje yöneticileri ve ekip üyeleri değişiklikleri öğrenmeye, uyarlamaya ve kabul etmeye isteklidirler. Müşteri, projenin başlangıcından bitişine kadar projeye dahildir ve iyi bir güven ilişkisinin olması gerekir.

Geleneksel projelerde, proje planı ortaya konulur, görevler belirlenir ve kaynaklar tahsis edilir. Proje yöneticileri tüm ekibi ve projeyi yolunda tutmaya çalışırlar. Ancak hızlı iş ortamı ve pazarın artan talepleri proje yönetimini çok değiştirmiştir;

  • İş: Teknolojinin ilerlemesi iş temposunu artırdı
  • Strateji: Daha dinamik hale geldi ve tahmin edilmesi zorlaştı
  • İnsanlar: Gerçek bir ekip kültürü oluşturmak için daha işbirlikçi bir ortamda çalışmak zorundalar

Uyarlanabilir Proje Çerçevesi, sürekli değişen taleplerin üstesinden gelmek ve teknolojilerin gelişmesiyle birlikte değişikliklere tutarlı bir şekilde yanıt verebilmek için kullanılabilecek bir araçtır. Ekip yalnızca değişen ortama hazır olmakla kalmaz, aynı zamanda bir şeyler ters giderse doğaçlama yapmaya da hazırdır.

Nasıl Çalışır?

Uyarlanabilir Proje Çerçevesinin (APF) arkasındaki prensipler sabit değildir.Projenin farklı bir yaklaşım benimsediği ve gereksinimleri karşılamak için her yineleme noktasında dönüş yaptığı uyarlanabilir, yinelemeli bir yaklaşımdır.Genel olarak beş aşamalı bir süreçtir;

  1. Proje Kapsamı

Herhangi bir projeye başlamak için öncelikle projenin hedeflerini belirlemek önemlidir. Müşterinin gereksinimleri nelerdir? Beklentiler neler? Hem kuruluşunuzdaki hem de müşteri tarafındaki üyelerin belirli şeyleri belirlemek için işbirliği yapması gerekir.

  • Memnuniyet Koşullarını Belirleme: Paydaşlar memnuniyet koşullarını (proje gereksinimleri, hedefler ve beklenen sonuçlar) tanımlamalıdır. Gerçekte neyi başarmak istediğinizi anlamak oldukça önemlidir, aksi takdirde nasıl ilerleyeceğinizi bilemezsiniz. Herhangi bir yanlış iletişimi önlemek için, bir sonraki aşamaya geçmeden önce her paydaşın onaylaması sağlanır.
  • Taslak Projeye Genel Bakış Beyanı: Projeye genel bakış beyanı temel olarak memnuniyet koşullarının sonucudur. Bu belge, tüm paydaşlar tarafından üzerinde mutabakata varılan nihai ve onaylanmış konuların ana hatlarını çizer. Proje yöneticileri, etkinliği değerlendirmek için proje boyunca bu belgeye başvurabilirler. Uyarlanabilir bir çerçeve izleneceği için sürekki uyarlanması gerekir.
  • Gereksinimleri Önceliklendirmek: Proje yöneticileri ve paydaşlar projenin genel kapsamına karar vermek için işbirliği yaparlar. Bu esas olarak görevlerin sırası ile ilgilidir. Gereksinimler düzenlenir ve Proje Yöneticileri ile birlikte öncelikler gerçekçi bir şekilde belirlenir. Kritik gereksinimlerin atlanmasını önlemek için dikkatli bir değerlendirme yapılması gerekir. İş için belirli gereksinimleri karşılamamanın sonuçlarını değerlendirilir.
  • İş Kırılım Yapısı (İKY) Oluşturmak: İş kırılım yapısı, proje süreçlerini aşamalara ayırır. Ekiplerin maliyeti tahmin etmesine ve zaman çizelgeleri oluşturmasına olanak tanır. Ekip üyeleriyle işbirliği yapılarak hazırlanır.
  • Kapsam Üçgeninin Önceliklendirilmesi: Proje kapsam aşamasının son kısmı kapsam üçgeninin değerlendirilmesidir. Kapsam üçgeni kapsam, zaman ve maliyet altında tamamen kalite ile ilgilidir. Buradaki kısıtlamalar kolayca ayarlanabilir/uyarlanabilir, esnek olmayan veya takası mümkün olarak sınıflandırılabilir. Esnek olmayan kısıtlamalar çok önemlidir ve uyarlanabilir olanlar tartışılabilir.
  1. Döngü Programı

Proje kapsamı net olduğunda, projeyi mini projelere veya uyarlanabilir yönetim döngüsüne/yinelemelere ayırmaktır. Her döngü, bir veya daha fazla teslimat sağlamak amacıyla planlanmalıdır.Döngü programını etkili bir şekilde oluşturmak için Proje Yöneticileri aşağıdaki dört basit adımı izleyebilir:

  • İş kırılım yapısından görevleri tanımlama
  • Görev bağımlılıklarını belirleme
  • Görevleri gruplandırma ve ekip üyelerine atama
  • Çalışma programı oluşturma.

Amaç, ekibin üzerinde çalışacağı görevleri tanımlamak ve planlamaktır.Görevler daha önce belirlenen önceliklere göre tanımlanmalıdır.Ekip üyelerine görev atarken son tarihler belirlenir ve verimliliği engelleyebileceği için tüm görev bağımlılıklarını dikkatlice kontrol edilir.

  1. Döngü Yapısı

Ekip üyeleri kendilerine verilen görevler üzerinde çalışmaya başlarlar. Ekip ilerledikçe döngüler ayarlanabilir.Bazı gereksinimlerdeki değişiklikler nedeniyle tamamlanamayan tüm bekleyen görevler bir sonraki döngüye taşınır.Buradaki temel bileşenler şunlardır:

  • Kararlaştırıldığı gibi çalışmalara başlamak.
  • İlerlemenin izlenmesi ve döngü yapısının ayarlanması.
  • Mevcut döngünün planlanan tamamlanma zamanında sonlandırılması.
  • Bekleyen görevleri bir sonraki döngüye kaydırmak.
  • İyileştirmeye yönelik geri bildirimlerin/fikirlerin kaydedilmesi.
  • Sorunları takip etmek.

Geleneksel ve uyarlanabilir yaklaşım arasında dikkat edilmesi gereken temel fark, burada belirlenen zaman çizelgesinin sabit olmasıdır.Ekip bir teslimatı son teslim tarihinde kaçırırsa, teslimat bir kenara bırakılır ve sonraki döngülerde önceliklendirilir.Bir döngüde karşılaşılan tüm sorunlar bir sonraki döngüde ele alınır.Sürecin iyileştirilmesi açısından paydaşlarla net bir şekilde iletişim kurmak önemlidir.

  1. Müşteri Kontrol Noktası

Çıktıların veya sonuçların değerlendirilmesidir. Müşteri kaliteyi iyice incelemeli ve geri bildirim/öneri sunmalıdır. Proje yöneticisi, gelecek yinelemede ihtiyaç duyulan ayarlamaları veya değişiklikleri ele alarak planlamak için müşteriyle iletişim kurabilir.Sonraki döngülerde mevcut hataları önlemek için rota düzeltmeleri uygun şekilde düzenlenir.

Bundan sonra süreç tekrarlanarak devam eder. Proje yöneticisi ve ekip üyeleri döngü planına geri döner ve ardından müşteri döngüyü gözden geçirir.Yineleme proje tamamlanıncaya kadar devam eder.

  1. Nihai Rapor

Proje sonunda projenin başarısının değerlendirilmesi önemlidir.Proje yöneticisi, ekip ve müşteri, başarı noktalarını belirlemek ve varsa olumsuzluklar hakkında konuşmak için işbirliği yapabilir, iletişim kurabilirler. Her şey belgelenir ve paydaşlar deneyimlerini paylaşırlar. Bunların hepsi gelecekteki projeler için faydalıdır. Projenin nihai raporuna daha sonra uyarlama sürecini veya diğer kritik noktaları kontrol etmek için başvurulabilir.

Faydaları

  • Müşteriye Odaklanma: Ekip üyelerinin ana odak noktası, verimli bir sürecin ardından belgelenen proje kapsamına göre müşterinin ihtiyaçlarını karşılamaktır.
  • Müşteri odaklılık: Çerçeve, müşterileri her aşamada projeye dahil etmenize olanak tanır.Bu müşterilerin anlamlı katılımının onlara projenin ilerleyişini göstereceği ve değişikliklerin yapılabileceği anlamına gelir.
  • Değişime Odaklanma: Projedeki değişiklikler daha iyi bir çözüm ve teslimatlar için önemlidir.Projenin ilk aşamalarından itibaren geliştirme ekibi, daha iyi sonuçlar elde etmek için değişiklikleri uygulamaya hazırdır.
  • Önceliklendirme: Proje kapsamı ihtiyaçların önceliklendirilmesine yönelik olduğundan projeye değer katmayan işler ortadan kaldırılır. Bu, ekiplerin öncelikle önemli görevlere odaklanması ve projeyi zamanında teslim etmesi açısından faydalıdır.
  • Sürekli Geribildirim: Müşteriler ve ekip arasında açık bir iletişim olduğu için herkes söz sahibidir. Sürekli geri bildirim, olumlu sonuçlar elde etmek için projeyi doğru yönde ilerletmeye yardımcı olur.

Uyarlanabilir ve Geleneksel Proje Yönetimi

Uyarlanabilir Proje Yönetimi Geleneksel Proje Yönetimi
Planlama her proje döngüsü tamamlandıktan sonra yapılır. Planlama projenin başında bir kez yapılır.
Kaynaklar ve görevler her yinelemeden sonra planlanır ve döngü sırasında değişebilir. Kaynaklar ve görevler aynı anda planlanır.
Müşterilerin her döngüye katılımı. Müşteriler genellikle başlangıçta ve kapanışta iletişim kurarlar.
Geleceğe dair spekülasyon yoktur. Hedefler sabittir ve projenin geleceği bellidir.
Görev önceliklendirmesi çok önceden planlanmıştır. Gereksinime göre görev önceliklendirmesi yapılır.

Uyarlanabilir Proje Çerçevesi üzerinde çalışırken başarıya ulaşmak için: “Aşçı gibi değil, şef gibi düşünmek” gerekir. Bir aşçı genellikle başka birinin yazdığı mevcut tarifleri takip eder ve tadıyla ilgili bir sorun olduğunda veya bir malzeme kaybolduğunda zorlanır. Öte yandan bir şef, aynı lezzetli yemeği sunmak için mevcut olana uyum sağlayarak çalışır.

Benzer şekilde, tüm projeler benzersizdir ve bu projelere geleneksel yaklaşım her zaman doğru seçenek olmayabilir. Bu nedenle değişen proje gereksinimlerine ve önceliklere mevcut kaynaklarla uyum sağlamak önemlidir.

Uyarlanabilir çerçeve, projeleri yaratıcı bir şekilde tamamlamak için çevik bir yaklaşım ve alışılmışın dışında düşünme ile ilgilidir.

Türkçe eğitimler

İngilizce eğitimler

PRiSM Metodolojisi

PRiSM™ Methodology

PRiSM, Green Project Management (GPM) tarafından 2013 yılında geliştirilen, ilkelere dayalı bir proje yönetimi metodolojisidir. Proje yönetimini, kârı artırırken projelere daha sürdürülebilir bir şekilde yaklaşmak için yeni araçlar sağlayan BM’nin Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (SKH) ile birleştirir.

GPM’nin PRiSM modeli temel olarak Proje Yönetiminde Sürdürülebilirlik (İnsan, Kâr, Ürün, Gezegen ve Süreç) için 5P(People, Profit, Product, Planet, Process) Standardına dayanmaktadır. PRiSM, planlama sırasında proje sonrası etkiler dikkate aldığından tipik proje yaşam döngüsünün ötesine uzanır. PRiSM öncelikle çevresel etkilerin endişe verici olduğu inşaat ve altyapı dahil büyük ölçekli projelerde kullanılır. PRiSM dört önemli aşamadan ve prensipten oluşur.

PRiSM’nin Aşamaları

PRiSM’nin dört aşaması vardır. Bu aşamalar proje öncesinde başlar ve proje tamamlandıktan sonra da devam eder. Projenin çeşitli faaliyetlerini belirlemek, tanımlamak, kontrol etmek ve kapatmak için bu aşamaların tümü birbiriyle bağlantılıdır.

  • Ön Proje/Başlatma Aşaması: Projenin fizibilitesi 5P standartları dikkate alınarak belirlenir. Gerekçe ve sürdürülebilir yaklaşımdan oluşan bir iş senaryosu üretilir.
  • Planlama aşaması: Proje kapsamına göre proje planlama yapılır.
  • Yürütme ve kontrol aşaması: Planlanan faaliyetler proje planına göre yürütülür, kontrol edilir ve izlenir. İlerleme başlangıçtaki plandan saptığında düzeltici eylemler uygulanır.
  • Kapanış aşaması ve incelemeler: Proje tamamlanır ve sonuç teslim edilir. Gelecekte referans olarak yararlı olabilecek alınan derslerin kaydedilmesi için proje incelemesi ve gerekli dokümantasyon, projenin tamamlanmasından sonra gerçekleştirilir. 

PRiSM’in İlkeleri

PRiSM’in başarısı kurumsal bağlama bağlıdır. Bu nedenle, PRiSM ilkelerini kuruluş genelinde uygulamadan önce anlamak önemlidir.

  • Bağlılık ve Sorumluluk: Sağlıklı, temiz ve güvenli bir çevre, adil ücretlendirme, eşit fırsatlar, etik kazanımlar ve gerekli tüm yasalara uyum ihtiyacı karşılanır.
  • Etik ve Karar Verme: Çevreye yönelik kısa ve uzun vadeli olumsuz etkilerin belirlenmesi, azaltılması ve önlenmesi ile organizasyonel etik ve karar alma süreçleri uyumlu hale getirilir.
  • Bütünleşme ve Şeffaflık: Proje yönetiminin tüm yönlerinde ekonomik kalkınma, sosyal bütünlük ve çevrenin korunması arasındaki karşılıklı bağımlılık tanımlanır.
  • Kaynakların Geliştirilmesi: Kaynak ve teknoloji kullanımına bütünsel yaklaşılır.
  • Sosyal ve Ekolojik Eşitlik: Yaşam alanlarını ve çevrenin ekolojik duyarlılığı göz önünde bulundurarak yaşam ortamı eleştirel bir şekilde değerlendirmek için demografik dinamikler kullanılır.
  • Ekonomik Refah: Mevcut ve gelecekteki paydaşların ihtiyaçları dikkate alınarak finansal stratejiler oluşturulur.

Türkçe eğitimler

İngilizce eğitimler