Bazen dilimizin ucuna gelmesine rağmen kendimizi tutup söyleyemediğimiz sözler vardır. Yanlış anlaşılmaktan, karşımızdakileri üzmekten veya bulunduğumuz ortamda aykırı gözükmekten korkarız. Sonuçlarına katlanmaktansa söylememeyi tercih ederiz. Belki söylememiz gereken yerde söylemeyiz ama kendimize ve karşımızdakilere güvendiğimiz bir ortamda er geç ağzımızdan kaçıverirler.
Kolay kolay söyleyemeyeceğimiz sözler;
-
Ne demek istediğini anladım ve saçmasapan olduğunu düşünüyorum.
-
Yeterince yeteneğe ve vizyona sahibim. Böyle şeylerle vaktimi harcama.
-
“Yapmayacağım” ya da “Yapmıyorum”
-
Gerçekten Türkçe konuşuyor gibisin ama anlamıyorum seni.
-
Kendini rezil etmek için özel bir çaba harcıyorsun.
-
Sizinle toplantı yapmak istemiyorum, hiç iş çıkmıyor, sadece zaman kaybı.
-
Sana güvenmiyorum.
-
Sen olmasan çok daha rahat olacağım ve işimi rahat yapacağım.
-
Seni anlamamaları seni büyük yapmaz.
-
Senin bizden fazla biliyor olman seni daha iyi yapmaz.
-
Neden senin dediklerin hiç aklımda kalmıyor?
-
Ben önyargılarıma güvenirim ve seninle ilgili kötü mesajlar alıyorum.
-
Gerçekte problemin ne?
-
Seninle benim gerçeklerimiz tesadüfen eşleşiyorlar.
-
Seni seviyorum. Bana genç ve aptal olduğum günleri hatırlatıyorsun.
-
Neden bütün aptallar beni buluyor?
-
Teşekkürler. Sadece size ait olan bu bakış açısı ufkumuzu genişletti.
- Benden daha iyi yapabileceğini biliyordum, tebrikler.
-
Hayır ve kesinlikle hayır.
- Teklifiniz çok güzel ama gayri ahlaki veya kanuni bir iş yapamam.
-
Git kendin yap.
-
Yalan söylüyorsun.
-
Abartma yahu.
-
Sen gerçekten aptalsın.
Bazen içimize dert olur bu sözler bazen bir yolunu bulur söyler rahatlarız. Doğrusu nedir derseniz, bilmem. Neyi, kime, ne zaman ve nasıl söylediğiniz çok önemli. Bir klişe olarak ne söylerseniz söyleyin karşınızdakinin anlayabildiği kadarı önemli olacağı için kantarın topuzu sizde.